BİYOLOJİK ENERJİ

Biyokütle enerjisi, tükenmeyen bir kaynak olması, her yerde elde edilebilmesi ve özellikle kırsal alanlar için sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle uygun ve önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir.

Biyokütle için mısır, buğday, ot, yosun, deniz yosunu gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, hayvan dışkısı, gübre ve endüstriyel atıklar, evlerden atılan tüm organik atıklar (meyve ve sebze artıkları) kaynaktır. Petrol, kömür ve doğalgaz gibi tükenmekte olan enerji kaynaklarının azlığı ve çevre kirliliği nedeniyle biyokütle kullanımı enerji sorununun çözümünde giderek daha önemli hale gelmektedir.

Biyokütle enerjisi farklı alanlarda kullanılabilir. Bu enerji ağırlıklı olarak ısı ve elektrik üretiminde kullanılmaktadır. Biyokütlenin enerjiye dönüştürülmesi sırasında oluşan ısı geri kazanılarak tesis için gerekli olan ısı yerine ısıtma veya ısıtma amaçlı kullanılabilir.

Üretilen enerji elektriğe dönüştürülerek proseslerde ihtiyaç duyulan güç için kullanılır ve fazlası çevredeki evlerin elektrik ihtiyacını karşılamak için trafoya verilir. Elektrik olarak kullanılmadığı durumlarda üretilen gazın arıtılarak biyoyakıt olarak kullanılması mümkündür. Aynı zamanda bu enerjinin üretimi sırasında biyokütlenin farklılaşması ve deformasyonu sonucu yan ürünler oluşmaktadır. Bu süreçte oluşan yan ürünler organik veya kimyasal gübre olarak değerlendirilebilir. Kısaca biyokütle enerjisi, ısıtma ve ısıtma ihtiyacı, enerji veya elektrik, yan ürün oluşumu ve biyoyakıt üretimi alanlarında kullanılmaktadır.

Bugün kırsal alanlarda yaşayan 2,5 milyar insan
biyokütleden modern teknikler kullanmadan.

Birçok farklı ülke tarafından belirlenen yenilenebilir enerji hedeflerine yönelik uluslararası talebin, biyoyakıt ve biyokütle talebini aşması istenmektedir. Bu nedenle yerli kaynaklarda daha kısıtlı olan AB ve Hindistan’ın biyoyakıt ve biyokütle satışlarını hızlandıracağı tahmin ediliyor.
Biyokütle kaynaklarındaki dağılım dengesizliği ve enerji üretimi için biyoenerji yüzdesinin artırılmasını savunan siyasi hedefler nedeniyle, biyoyakıt ve biyokütle ticaretinin 2012’de 7 milyondan 2035’te 40 milyona çıkacağı düşünülmektedir.